E-Ticaret ,ticaretin elektronik hali.2000 ile 2010 yılları arasından kavramsal olarak ülkemizde tanınmaya başlayan ticaretin etkili yollarından birisi.

Mesleğime başladığım yıllara tekamül eden E-Ticaret tarihçesi, aslında ülkemizde ilk olarak , lüks pazaryerleri ile başladı  TRENDY olmak veya  MOR bir HYPPO olmak gibi.-(kocaman ağızlı, heryeşi bir kerede çiğneyip yutan su aygırı anlamına gelen bir kelimedir HYPPO -yani uzuncası hyppotatamus. .) 

O tarihlerde üyelikler ücretliydi. Herkes siteye giremezdi. Statünüz olması gerekirdi. Şu an buralarda ,marul dahi satın alabiliyorsunuz.Yani somun civata satın alarak trend oluyoruz.

Esas konumuza gelecek olursak e-ticarette yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler sayısı,neredeyse günümüzde birbirine denk durumda. Ozaman içerik ile başlayalım.

İçerik üretirken, en basit içerik üretimi ürün fotoğrafı. Bu aşamada bizler ne olmak istediğimize öncelikle karar vermemiz son derece önemli. Marka mı olmak istiyoruz yoksa e-ticaretin nimetlerinden hemen kısa yol ile faydalanmak mı? Malesef durum artık bu kadar bir kaç cümleye sığacak şekilde basit ve kısa bir yol değil. Bu nedenle girişimcilere e-ticaret yapmadan önce, ilk başta marka olmalarını öneriyorum. Başlangıçtan bugüne, onbinlerce firma veya girişimci e-ticareti denedi ve malesef markalaşmadan ticarete atılanların neredeyse tamamı sitelerini kapatmak veya farklı iş kollarına yönelmek zorunda kaldılar

Marka olmaya karar verdiysek ve zihnimizde bir marka duruşu belirlediysek, sitemiz tamam, sosyal medya tamam, ürünler tamam, peki eksik nerede ?  Tabiki eksik öncelikle içeriklerde. İlk olarak ürün fotoğraflarını kendimiz ayna karşısında veya bir tanıdığımızla veya bir şirket çalışanıyla çekmeyi bir kenara bırakmamız gerekiyor. 

Mutlaka ürün ve editorial çekimler için manken anlaşmaları yapmamız şart.Tamam bunu yaptık hala olmuyor. İşte burada sizin görsel göreceleriniz, zevkleriniz ve uygulayıcınızın dünya görüşü devreye giriyor.Yani marka olmak sanıldığı gibi basit bir girişim malesef ki değil.Bunun örneklerini çok fazlasıyla ülkemizde de görmek mümkün. En lüks mağazalara sahip markaların bile web siteleri içler acısı durumda. Bu sebeple global bir marka olabilmek şöyle dursun, ülkemiz ekonomisiyle baş etmeye çalışan sadece bilindik marka konumunda kalıyorlar.Bu markalara elbette kötü reklam olmaması için örnek vermeyeceğim. Ancak 1 hafta içerisinde incelediğim  Türkiye'de bilinen 10  markanın sitesi, içeriği, görselleri, fotoğrafları, gerçek anlamıyla acınacak durumda. Sanırım sanmak ile bilmek farkı böyle birşey. Nekadar da  başarılı 40  senelik ABİYE moda markalarımız var. Şunu sormak geliyor içimden, daha tap taze olan VICTORIA BECKHAM'ın sitesine hiç baktınız mı?. Siteleriniz arasında  nasıl bir duruş farkı var? Marka sahibi olarak bu soruya bir yanıtınız yok ise, acilen göreceleri açma zamanı gelmiş demektir. Çünkü sadece ticaret bilmeniz, moda bilmeniz, üretim bilmeniz yeterli değildir. CHANEL 'in koleksiyoneri KARL LAGERFELD kendi markasında stüdyoya geçerek kendi koleksiyonunu çekebilecek fotoğrafçılık gözüne ve görecesine sahipdi. Emin olun ki, bu görece özelliklere, ISABEL MARANT ' da, TOM FORD 'da ,JACQUEMUS'da  sahip. İşte buyüzden dünya devi marka olmayı hakediyorlar.

Küçük bir örnek daha vermek istiyorum. Ülkemizde 2 rakip ve tanınmış ayakkabı firmasının sitelerini karşılaştırma yaptım. Sonuç ise şu; 2 site de birbirinin neredeyse kopyası. Bannerlerın yerleri, görsel türleri, indirim oranları bile aynı! 

Web sitesi bir PRESTİJ noktasıdır. Mağza vitrininizin nasıl şık olması için çaba sarf ediyorsanız, web siteniz için de aynı özeni göstermelisiniz. Burada yine üzülerek belirtmeliyim ki, bu alanda çalışanların da dünya görüşü ülkemizde malesef pek iç açıcı değil. Veya çok az sayıda varlar.Çalışanlar bir markaya inanmalı. İçselleştirmeli. Ürünler tamam, siteyi kurdum, ürünleri yükledim, reklamı yayınladım işim tamamdır, mantığı malesef ki bu dönemde pek çalışmayan mental düşünce türü. Bu nedenle marka çalışanlarından önce ,marka sahiplerinin görece açması çok önemli. Görsel sanatlara bakışını dünya bazında evriltmeli.

E-Ticaretin ilk temel kuralı GÜVEN !

Bir müşterinin,eliyle dokunmadığı, kumaşını veya dokusunu bilmediği, bedeni hakkında tereddütler içerisinde olduğu bir ürünü, sanal bir şekilde bir çırpıda satın almasını beklemek üzülerek hayalperestlikten öteye geçmez. GÜven nasıl sağlanır. Kurumsal bir marka kimliği ile sağlanır, iç içe geçmiş,yazılar, koca koca indirim bağırmaları (unutmayın, seyyar satıcılar bağırır ama kuyumcular bağırmaz, değerli malı olan bağırmaz), sitede bir çok hatalar, kötü ve orantısız çekilmiş düzgün durmayan alelacele yerleştirilmiş fotolar, size birşey kazandırmadığı gibi, müşteri güveninden de çok şeyler götürür.

Sahip olduğunuz markanın hakkını verinki, müşteriniz de sizin hakkınızı ödesin.!

(E-Ticaret kurallarına farklı bir yazımızda devam edeceğiz.)